TAKDİR KOMİSYONUNA SEVKİN TARH ZAMANAŞIMINA ETKİSİ

TAKDİR  KOMİSYONUNA  SEVKİN  TARH  ZAMANAŞIMINA  ETKİSİ

 

Dr. Hakan Taştan

 

Okan Üniversitesi Öğr. Gör.

 

Yeminli Mali Müşavir

 

                                                                                                                                                                              

I- GİRİŞ

Zamanaşımı, yükümlülere sağladığı faydanın yanı sıra  kamu kurumlarına da etkinlik ve verimlilik sağlamaktadır. 213 sayılı Yasa’nın 113. maddesinde vergi borcunu sona erdiren nedenlerden birisi olarak zamanaşımı düzenlenmiştir. Zamanaşımı, “süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması” olarak tanımlanmıştır.  Zamanaşımı süresinin geçmesiyle artık vergi incelemesi yapılamayacağı gibi yükümlüye bu süreden sonra vergi ihbarnamesi veya ödeme emri de gönderilemez.  Kamu yararı düşüncesiyle kabul edilen ve vergi idaresini, borçlarını takip etme konusunda dikkatli olmaya yönelttiği gibi disipline de eden ve bu anlamda vergi idaresinin etkinliğini artıran zamanaşımı, mükellefin başvurusu olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade etmektedir

Tarh zamanaşımı süresinin vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl olduğu VUK 114 uyarınca açık hükümdür. Ancak bu zamanaşımını durduran önemli etkenlerden birisi vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması idi. Bu kural başlangıçta bir istisna hükmü olmakla beraber zaman içerisinde bu konumunu bırakarak zamanaşımını olabildiğince uzatan, bürokrasiyi artıran, yükümlüleri seneler sonra kötü sürprizlerle karşılaştıran, tembel, hantal ancak önemli bir müessese haline dönüşmüş idi. Anayasa Mahkemesinin verdiği kararla[1] bu durum ortadan kaldırılırken yeni düzenlemelerle yeni belirsizlikler de yaratılmıştır.

II- KONUYA İLİŞKİN ESKİ YASAL DÜZENLEME VE ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTALİ

213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 114. maddesinin ikinci fıkrası şöyle idi;

 “…şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder.

Ancak bu hüküm Diyarbakır Vergi Mahkemesi’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. İptalin gerekçelerine baktığımızda

213 sayılı Yasa’da takdir komisyonlarının çalışma, karara bağlama ve karara bağlanan takdir kararının vergi dairesine tevdi süresi konusunda bir hüküm bulunmayışı, zamanaşımının durmasının süreyle sınırlandırılmaması, eleştirilmiş bu eksikliğin idarenin farklı ve keyfi uygulamalarına yol açtığı, haksızlığa ve eşitsizliğe yol açacağı, takdir komisyonunda geçen sürenin hukukun genel ilkelerinden hak ve nesafet ilkesini zedelediği, zamanaşımı müessesini işlemez hale getirdiği, idarenin geç işleyişinden kaynaklanan gecikme sebebiyle mükelleflerin daha fazla gecikme faiziyle karşı karşıya kaldığı, bu nedenle kuralın Anayasa’nın 2.  maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin en önemli ilkelerinden olan hukuk güvenliğinin, belirliliği zorunlu kıldığını, bu gibi belirsiz durumların bu ilke ile çeliştiği vurgulanmıştır.

Ayrıca vergilemede hukuksal kararlılığın sağlanması amacıyla getirilen zamanaşımını durduran nedenlerle, durma süresinin ve duran zamanaşımının işlemeye başlama tarihinin de açık, belirgin, somut ve öngörülebilir olması, keyfiliğe izin vermemesi yasallık ve hukuk devleti ilkesinin gereği olduğu belirtilmiştir.

 

III- ANAYASA MAHKEMESİNİN  İPTAL KARARI SONRASI YENİ DÜZENLEMELER

Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği VUK 114.maddesinin 2.fıkrası 23.07.2010 tarihinde kabul edilen ve 01.08.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 6009 sayılı yasanın 8.maddesi ile aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.

“…şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.

Aynı kanunun 16.maddesi ile Vergi Usul Kanunu’na aşağıdaki 28.Geçici maddede ilave edilmiştir.

“Geçici Madde 28 – 01.01.2005 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiş olup komisyonca takdir edilen matrah üzerinden 31.12.2012 tarihine kadar tarh ve tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar. Bu hüküm 374 üncü maddede yer alan ceza kesmede zamanaşımı açısından da uygulanır.

Bu durumda konuyu üç bölüme ayırarak incelemekte yarar bulunmaktadır.

 

A – 01.08.2010 SONRASI DURUM

                  Bu düzenleme yasanın Resmi Gazete’de yayınlandığı 01.08.2010 tarihinden itibaren yürürlükte olduğuna göre ve bu düzenlemede Anayasa mahkemesi kararındaki gerekçeler ile örtüştüğüne göre bundan sonrası açısından bir sorun görünmemektedir.

 

B – 01.01.2005 – 01.08.2010 TARİHLERİ ARASI DURUM

Görüldüğü üzere bu madde 01.01.2005 tarihi sonrası içindir. 01.01.2005 tarihi ile yasanın yayınladığı tarih aralığı için bir öngörü bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu süre içinde 01.08.2010 sonrası durumun  geçerli olacağı tabidir.

 

C – 01.01.2005 ÖNCESİ DURUM

01.01.2005 tarihi öncesi için yapılan düzenlemenin Anayasa Mahkemesi kararındaki iptal gerekçelerini ortadan kaldırmış değildir. Çünkü belirsizlik, keyfilik, farklı uygulamalar, daha fazla gecikme faizleri pekala burada da mümkündür. Örneğin 2002 yılına ilişkin matrah takdiri için Takdir Komisyonuna gönderilen ve eski yasaya göre zamanaşımı duran bir durumun hala devam ediyor olması ve zaman aşımının 2012 yılı sonunda sona erecek olması iptal gerekçelerinin varlığını aynen sürdürdüğü anlamına gelmektedir. Vergi idaresi yeni yapılan düzenlemeden anlaşılacağı üzere bir yıllık zamanı yeterli ve uygun görmekte iken 2005 yılı öncesi için ucu açık bir  kuralı getirmiştir. Kendi niyeti ile çelişkili bir durumdur. Öte yandan Anayasa Mahkemesi VUK 114/2 fıkrasındaki hükmü iptal ettiğine göre artık o hüküm yok hükmündedir. Bugün ise 5 yıl ve öncesi için bir hüküm getirilebilir mi bu tartışma Anayasa Hukukçuları tarafından öteden beri süregelen bir tartışmadır. Ancak Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini görmezden gelerek yapılan düzenleme yerinde olmasa gerek. Bu dönem için ve bu geçici madde için Anayasa Mahkemesine yapılacak yeni bir başvuru bu konuda yeni durumları da ortaya çıkarabilir.

 

IV - SONUÇ

6009 sayılı kanunla 01.08.2010 tarihinden itibaren Anayasa Mahkemesinin kararı doğrultusunda hukuka uygun, yükümlüleri mağdur etmeyecek, vergi idaresinin keyfi ve hantal anlayışını ve uygulamalarını ortadan kaldıracak bir düzenlemeye gidilmiştir. Ancak aynı yaklaşımı 01.01.2005 öncesi için ileri sürmek olanaklı değildir. Buradaki yapılan düzenleme eski tembel anlayışın bir itirafı ve devamı niteliğindedir.

 

Kaynaklar:

  • Anayasa Mahkemesi Kararı
  • Vergi Usul Yasası
  • ÖNCEL, Mualla, Ahmet KUMRULU ve Nami ÇAĞAN. Vergi Hukuku. 7.Baskı. Ankara, 1999
  • GÜNEŞ, Gülsen. Verginin Yasallığı İlkesi. 1. Baskı İstanbul: Alfa Basım Yayım,1998

SABAN, Nihal.  Vergi Hukuku. İstanbul: Der



[1] Anayasa Mahkemesinin 08.01.2010 tarih ve 27456 sayılı R.G.’de yayınlanan E.2006/124, K.2009/146 sayılı kararı